berlin den altın ayı ile dönen ilk yerli film
Altın Ayı 'Bana Dokunma' dedi 68. Uluslararası Berlin Film Festivali'nde ödüller sahiplerini buldu. 25.02.2018 - 01:17 Güncelleme: 25.02.2018 - 01:17 2018-02-25 01:17:00
İlk film Altın Ayı ödülü alan "Bal" olacak 16 Mayıs 2020 Cumartesi 18:34:00 - Güncelleme:16 Mayıs 2020 Cumartesi 19:15:00 İlk film Altın Ayı ödülü alan "Bal" olacak
Créer Un Site Internet De Rencontre. Bu bulmacanın çözümü 9 harftir ve S A harfi ile başlar Aşağıda, Berlin'den Altın Ayı ile dönen ilk yerli film için doğru cevabı bulacaksınız, eğer bulmaca'ü bitirmek için daha fazla yardıma ihtiyacınız olursa navigasyonunuza devam edin ve Arama fonksiyonumuzu deneyin. CodyCross Ulaşım Araçları Grup 110 cevabı biliyor musun? CODYCROSS Ulaşım Araçları Grup 110 Bulmaca 4 Hayvan gütme mesleği Ara sokakların bağlandığı geniş yol Moğolların batıdaki ilerleyişini durduran savaş Denizaltıların yerini belirlemede kullanılan araç Eskiden olan bir şeyin akla gelmesi, hatırlama Çok değişik, hiçbir şeye benzemeyen Deniz taşımacılığında kullanılan vinçli tekne Anlaşılması zor ve karışık olan şey Manuel triko diğer bulmacar Susuz yaz Uluslararası ödül kazanan ilk türk filmi Altın ayı ödülü'nü kazanan ilk türk filmi Susuz yaz Metin erksanın altın ayı kazanan filmi Hülya koçyiğitin ilk sinema filmi Altın ayı ödülünü alan hülya koçyiğitin ilk filmi 1963 yapımı oscar adayı hülya koçyiğit filmi benzer bulmaca Duvara karşı” adlı filmi 2004 berlin film festivali’nde “altın ayı ödülü”nü fatih Resimde gördüğünüz, 1936 berlin olimpiyatları’nda dört altın madalya kazana jesse Rüzgarla dönen, çember biçiminde dönen çocuk oyuncağı Den dolayı, ..den ötürü anlamında eski bir sözcük Den dolayı,..den ötürü anlamında eski bir sözcük Eskiden romanya'nın yerli halkına ve bu halkın soyundan olan kimselere osmanlı türklerinin verdiği ad, yerli romanya halkı Berlin müzesi'ndeki zeus sunağı'nın orijinal yeri Başkenti berlin olan ülke Berlin film festivalinde verilen ödül Başkenti berlin olan ülkenin resmi dili Elveda berlin kitabından uyarlanan müzikal oyun Berlin, münih, köln bu ülkenin şehirleridir Adını bugünkü bogota yakınlarında yaşamış bir yerli kabilesinin efsanevi yöneticisinden alan masalsı altın ülkesi Altın ve altın bileşiklerini kapsayan mineral grubu Plaser tipi altın yataklarında bulunan iri taneli altın parçaları Atmosferde bir alçak basınç alanı çevresinde hızla dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtına Bir eksen çevresinde hızla dönen bir teker ile bu tekerin yerleştirildiği ve dönme ekseninin doğrultusunun kolaylıkla değişmesine olanak sağlayan bir çerçeveden oluşan aygıtların ortak adı Bir ucundan bağlı bulunduğu nokta etrafında dönen kol Çile durumundaki ipliği yumak yapmak ya da masuraya sarmak için üzerine geçirilen kafes biçiminde dönen araç Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için, üzerine geçirilen kafes dolap biçimindeki hafif ve bir eksen üzerinde dönen araç Son Bulmacalar Cevizli tavuk yemeğine adı verilen milliyet Saç ekiminin de bir parçası olduğu turizm türü Yusuf atılganın filme de çekilen kitabı, oteli Hareketi elektiriğe dönüştüren araç Malı normal fiyatının altında ihraç etmek Solisti, derya köroğlu olan müzik grubu İnce, uzun görünümlü peksimet İç anadolu bölgesinde yaygın görülen iklim türü
Avrupa’nın en önemli ve en köklü film festivallerinden Berlin Film Festivali, ya da kısa adıyla Berlinale, bu yıl 72. kez düzenlendi ve festivalin büyük ödülü Altın Ayı, tıpkı Avrupa’nın diğer büyük iki festivalinin sonuncularında olduğu gibi bir kadın yönetmene gitti. Bu yazıda Berlin Film Festivali ve Altın Ayı ödülü hakkında bilgilerin yanı sıra, 2022 Berlin Film Festivali’nde ödül kazananların listesini ve geçtiğimiz yıllarda Altın Ayı kazanmış filmlerden önerilerimizi bulacaksınız. Alcarràs Altın Ayı ve Berlin Film Festivali Berlin Film Festivali, kenti ayıran ikonik duvarın henüz yıkılmadığı yıllarda, 1951’de Batı Berlin’de sinemaseverlerle buluşmuş ve bugün Cannes ve Venedik Film Festivalleri’yle beraber Avrupa’nın en büyük ve köklü festivalinden biri olma özelliği taşıyor. 6-17 Haziran 1951 tarihlerinde düzenlenen 1. Berlin Film Festivali’ni Alfred Hitchcock’un “Rebecca”sı açmış. Berlin Film Festivali – BerlinaleFotoğraf Altın Ayı / Goldener Bär Günümüzde artık şubat ayında gerçekleşen ve birçok uluslararası yapımın prömiyerine ev sahipliği yapan Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ve Gümüş Ayı ödüllerinin dağıtıldığı ana yarışma bölümü dışında Panorama, Forum, Encounters ve Generation gibi prestijli bölümler de yer alıyor. Festivalin ana yarışmasında her yıl ustaların ve yeni keşiflerin filmleri Altın Ayı ve diğer ödüller için yarışırken, aynı zamanda Avrupa’nın genç film yıldızlarına verilen Shooting Stars Ödülü ve LGBT filmlerin değerlendirildiği Teddy Ödülü de festivalin önemli ödülleri arasında. Bugüne kadar Altın Ayı’ya uzanmış iki adet Türkiye yapımı da bulunuyor 1964’te Metin Erksan imzalı “Susuz Yaz” ve 2010’da Semih Kaplanoğlu imzalı “Bal”. 18 filmin Altın Ayı için yarıştığı 72. Berlin Film Festivali, 20 Şubat’ta sona erdi. Festivalde ödül kazanan ve muhtemelen birçoğunu önümüzdeki günlerde İstanbul Film Festivali’nde izleyeceğimiz filmlerden bazıları şunlar Carla Simón © Piero Chiussi / Berlinale 2022 Altın Ayı Alcarrás Yön Carla Simón En son Estiu 1993 / Summer 1993 ile 90’larda ve yine Katalonya kırsalında geçen bir büyüme hikayesi anlatan Carla Simón, çocuk oyuncuları yönetmedeki başarısını ve yalın sinema dilini bir kez daha öne çıkardığı Alcarrás ile, 72. Berlin Film Festivali’ndei M. Night Shyamalan’ın başkanlık ettiği jüri tarafından büyük ödül Altın Ayı ile ödüllendirildi. Film, nesiller boyu evlerinin yanı başındaki bahçelerde şeftali yetiştiren Solé ailesinin karşılaştığı zorlukları ve bu zorlukların aile içi dinamiklerine nasıl yansıdığını konu alıyor. Yıllarca evleri bildikleri ve emek verdikleri toprakların asıl sahibi olmadıkları için kapitalist düzene yenik düşmek zorunda olan ailenin nesiller arasındaki çatışmaları fakat bir yandan da her şeye karşın bir arada kalmak için dayanışmaları izlemeye değer. Film, her ailedeki gibi hüzünlü, komik, gerilimli ve sevgi dolu anları aynı potada eritiyor. Jüri Büyük Ödülü So-seol-ga-ui yeong-hwa / The Novelist’s Film Yön Hong Sang-sooGümüş Ayı Robe of Gems Yön Natalia López Gallardo En İyi Yönetmen Claire Denis Avec amour et acharnement / Both Sides of the BladeEn İyi Başrol Oyuncu Meltem Kaptan Rabiye Kurnaz gegen George W. Bush / Rabiye Kurnaz vs. George W. BushEn İyi Yardımcı Oyuncu Laura Basuki Nana Before, Now & ThenEn İyi Senaryo Laila Stieler Rabiye Kurnaz gegen George W. Bush / Rabiye Kurnaz vs. George W. BushEn İyi Sanatsal Katkı Ödülü Rithy Panh & Sarit Mang Everything Will Be OK Gelin, son yıllarda Berlin Film Festivali’nin büyük ödülü Altın Ayı’yı kazanmış filmlere göz atalım Berlin Film FestivaliAltın Ayı Ödüllü Filmler Sheytan vojud nadarad / There Is No Evil Mohammad Rasoulof, İran 2011’de Bé omid é didar / Goodbye, 2017’de Lerd / A Man of Integrity filmleriyle büyük yankı uyandıran, İran’ın yargıladığı yasaklı yönetmenlerinden olmasına rağmen üretmeye devam eden Mohammad Rasoulof’un yeni filmi Sheytan vojud nadarad / There Is No Evil, baskıcı bir rejimde bireysel özgürlük, ahlaki yozlaşma ve ölüm cezası gibi konuları işleyen bir drama. IMDb Puanı Synonymes / Synonyms Nadav Lapid, Fransa & İsrail Göç ve kimlik meseleleri üzerine bir film olan Synonyms, İsrail asıllı yönetmeni Nadav Lapidin yaşamından izler taşıyor. Filmde, hiç hazzetmediği ülkesinden Paris’e taşınan Yoav, köklerini silmek ya da unutmak, Fransız olmak, Fransız olarak hatırlanmak için elinden geleni yapıyor. IMDb Puanı Touch Me Not Adina Pintilie, Romanya Pintilie’nin deneysel, belgesel ve kurmaca arasında gidip gelen filmi, izlemesi zor olsa da insanın ufkunu açan bir deneyim fırsatı sunuyor. Mahrem ve özel gibi kavramları sorgulatan, insan cinselliği, insan bedenine dair önyargılar ve insan davranışlarını sorgulayan, oyuncularının sınırlarını kendisi de filme müdahil olarak zorlayan yönetmen, gerçekten yeni ve farklı bir sinema dili deniyor. IMDb Puanı Teströl és lélekröl / On Body and Soul Ildikó Enyedi, Macaristan Farklı hayatlar yaşayan iki mezbaha işçisi, her gece aynı rüyayı gördüklerinin farkına vardığında, aralarındaki bu özel bağın anlamını çözmeye ve rüyalarını gerçek hayatta gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Fakat geyik suretinde oldukları söz konusu rüyalar, gerçek hayatta aynı şekilde gelişmiyor. Film, Altın Ayı ödülünün ardından, En İyi Film dahil 4 dalda Avrupa Film Ödülleri’ne aday gösterildi ve En İyi Yabancı Dilde Film dalında Macaristan’a bir Oscar adaylığı getirdi. IMDb Puanı Fuocoammare / Fire at Sea Gianfranco Rosi, İtalya Akdeniz’deki İtalyan adası Lampedusa, Avrupa’nın içinde bulunmayı sürdürdüğü göçmen krizinin kilit noktalarından biri. Adada yaşayan yerlilerin ve göçmenlerin yaşamlarına kamerasını aynı objektiflikle tutan ve büyük bir festivalde bir belgesel filmle büyük ödlülü kazanmayı başaran Gianfranco Rosi, bir önceki belgeseliyle de aynı başarıyı Venedik Film Festivali’nde yakalamıştı. Fuocoammere, Altın Ayı ödülünün ardından, En İyi Belgesel dalında Avrupa Film Ödülü’nün sahibi olurken, aynı dalda Oscar’a da aday gösterildi. IMDb Puanı İlginizi çekebilir İzlemeniz Gereken Oscar Ödüllü Belgesel Filmler Taxi Jafar Panahi, İran İran’ın yasaklı yönetmeni Jafar Panahi, sinemayla arasına yasakların girmesine tahammül edemiyor, üretmeye devam ediyor ve bir şekilde filmlerini korsan yöntemlerle izleyiciye ulaştırmayı başarıyor. Panahi bu filmini, Tahran sokaklarında taksi şoförlüğü yaparken aldığı kayıtlardan meydana getirmiş. IMDb Puanı Bai ri yan huo / Black Coal, Thin Ice Diao Yinan, Çin Ye che / Night Train ile tanınan yönetmen Diao Yinan, bu Uzakdoğu polisiyesiyle bizi bir kez daha Çin’in karanlık sokaklarına götürüyor. Eski bir polis memuru ve ortağı, kariyerlerinin sona ermesine neden olan bir dosyayı yeniden açtıklarında, benzer cinayetlerin yeniden işlenmeye başlamasıyla şoka uğruyor, kendilerini suç dünyasının ortasında buluyorlar. IMDb Puanı Pozitia copilului / Child’s Pose Calin Peter Netzer, Romanya Romen Yeni Dalgası’nın önemli yönetmenlerinden Calin Peter Netzer’in filmi, bir anne ve yetişkin olmasına rağmen onun kontrolü altında olan oğlu arasındaki güç savaşlarını konu alıyor. Oğul, ölümle sonuçlanan bir kazaya karıştıktan sonra, annesi tüm kontrolü eline almak ve oğlunun hapse girmesine yol açabilecek her pürüzü’ ortadan kaldırmak için elinden geleni yapıyor. Film, Luminita Gheorghiu’nun güçlü performansıyla dikkat çekiyor. IMDb Puanı
Berlin Uluslararası Film Festivali'nde Altın Ayı için yarışan 18 film arasında çok sayıda favori bulunuyor. Ancak son sözü İngiliz aktör Jeremy Irons başkanlığındaki uluslararası jüri söyleyecek. Altın ve Gümüş Ayılar bu akşam Berlinale Palast'ta Berlinale Sarayı düzenlenecek törenle sahiplerine takdim edilecek. Kısa adı Berlinale olan festivaldeki favorilerden biri ABD'li bağımsız yönetmen Eliza Hittman imzalı “Never Rarely Sometimes Always.” Hittman, üçüncü uzun metrajlı filminde Pennsylvania'da küçük bir kasabada yaşayan, 17 yaşında hamile kalan Autumn'un hikayesini yalın bir dille anlatıyor. Autumn'un yaşadığı eyalette kürtaj olabilmesi için ebeveyninin izni gerekiyor, bu yüzden de bebeği aldırmak için kuzeni Skylar ile birlikte New York'a gidiyor. Filmin adı ise Autumn'un doktorun sorularına vermesi gereken yanıtlardan alıyor Asla, nadiren, bazen, Hittman / “Never Rarely Sometimes Always”Fotoğraf 2019 Courtesy of Focus Features Berlinale'nin ana yarışmasında en çok beğenilen filmlerden biri olan “First Cow” da yine ABD'li bağımsız bir yönetmenin, Kelly Reichardt'ın imzasını taşıyor. 19'uncu yüzyılda ABD'de “vahşi batı” olarak nitelendirilen Oregon'da yolları kesişen bir aşçı ile ticaret yapma hayalleri kuran bir Çinlinin dostluğunu anlatan film, özellikle görüntüleri ile izleyenleri Reichardt "First Cow"Fotoğraf Allyson Riggs/A24 Altın Ayı için yarışan filmler arasında favorilerden biri de ödüllü yönetmen Tsai Ming-liang'ın “Rizi” adlı filmi. Minimalist bir anlatımı olan filmde diyalog bulunmuyor. Günler anlamına gelen “Rizi”, kent merkezinden uzak bir evde yaşayan Kang ile Bangkok'ta küçük bir evde yaşayan Non'ın hayatlarından birer kesit sunarken, günün birinde bir otel odasında yollarının kesişmesini anlatıyor. Daha önce dört kere Berlinale'ye konuk olan yönetmen 1997 yılında “The River” ile Gümüş Ayı'nın sahibi olmuştu. Eleştirmenler “Undine”yi seçti Bu yıl uluslararası sinema eleştirmenlerinin en beğendiği film ise “Undine” oldu. Festivalin bağımsız ödüllerinden olan Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu FIPRESCI ödülü bu yıl Alman yönetmen Christian Petzold'un “Undine”sine layık görüldü. Petzold “Undine”de, sevgilisi tarafından terk edildikten sonra başka bir erkekle tanışarak yeniden aşık olan Undine'yi anlatırken, kendisini aldatan erkeği öldüren su perisi Undine efsanesini de yeniden yorumluyor. Berlinale'nin ana yarışmasına beşinci kez konuk olan çağdaş Alman sinemasının önemli yönetmenleri arasında sayılan Petzold, 2012'de “Barbara” ile Gümüş Ayı Petzold / “Undine”Fotoğraf Marco Krüger/Schramm Film Festivalde gösterilen bir diğer Alman filmi, Burhan Qurbani imzalı “Berlin Alexanderplatz” ise daha çok Alman sinema eleştirmenleri tarafından beğenildi. İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof'un “Sheytan vojud nadarad” adlı filmi de Berlinale'de dikkat çeken yapımlardan biri oldu. İran'daki idam cezasını konu alan dört kısa filmden oluşan “Sheytan vojud nadarad”ın yönetmeni Mohammad Rasoulof ülkeden çıkış yasağı bulunduğu için Berlinale kapsamındaki galaya da katılamadı. Tartışmalı film Berlinale başlamadan önce adından söz ettiren, merakla beklenen “ ise büyük tartışma yarattı. Rus yönetmenler Ilya Khrzhanovskiy ile Jekaterina Oertel'in imzasını taşıyan “ seyretmesi zor işkence sahnelerinin yanı sıra, film setinde kadınlara yönelik baskıcı bir tutum izlendiği, yönetmenin iktidarını kötüye kullandığı iddiaları nedeniyle “skandal” olarak nitelendirildi. Deneysel bir proje olan DAU için Ukrayna'nın Harkov kentinde 13 bin metrekarelik alana, Sovyet lider Stalin döneminin totaliter atmosferini oluşturacak bir film seti oluşturuldu. Yaklaşık 400 kişinin yer aldığı, yıllar süren projede, oyuncular o dönemin kıyafetleri ile yaşadılar, o dönemin yemeklerini yediler. “ proje sonunda ortaya çıkan 700 saatlik çekimin ilk ürününü oluşturuyor. Gizli araştırmaların yapıldığı bir enstitünün kantininde görevli Natasha, birlikte çalıştığı Olga'dan nefret ediyor, enstitüye gelen yabancı bir bilim insanı olan Luc ile kısa bir ilişki yaşıyor ve sonunda istihbarat görevlisi Vladimir Azhippo'nun işkencelerine maruz kalıyor. “Filmde bütün duygular gerçek ama koşullar gerçek değildi” diyen yönetmen Khrzhanovskiy, her türlü baskı ve manipülasyon iddialarını reddetse de, “ festivalin “skandal” filmi olarak Potter / “The Roads Not Taken” Fotoğraf Adventure Pictures Berlinale'ye daha önce de konuk olan İngiliz yönetmen Sally Potter'in “The Roads Not Taken” parlak oyuncu kadrosu ile göz doldurmasına rağmen, eleştirmenlerden zayıf not aldı. Demans olan babası ile sabırla ilgilenen Molly'nin yaşadıkları, Sally Potter'in kendi deneyimlerinden yola çıkarak beyazperdeye aktardığı bir hikaye. Helene Mirren Onursal Altın Ayı ödülüne layık görüldüFotoğraf Berlinale/Piero ChiussiFilmin başrollerindeki ünlü oyuncular Javier Bardem ve Salma Hayek ile Elle Fanning bu yıl Berlinale'ye gelen ünlü isimler arasındaydı. Geçen senelere kıyasla daha az ünlü isim Ünlü isimleri Berlin'de görmek isteyen sinemaseverlerin bu yıl hayal kırıklığına uğradığı söylenebilir, Berlin bu yıl geçen senelere kıyasla daha az ünlü ismi ağırladı. Berlinale Special'de gösterilen “Minamata”da rol alan Johnny Deep, Berlinale Series programındaki “Stateless” dizisinde oynayan Cate Blanchett, Onursal Altın Ayı ödülüne layık görülen Helene Mirren, hayatını anlatan belgesel “Hillary”yi tanıtan ABD'nin eski Dışişleri Bakanı ve başkan adayı Hillary Clinton festivale gelen birkaç ünlü isim arasındaydı. Türkiye'den film yoktu Berlinale'de bu yıl festivalin hiçbir programına Türkiye'den film davet edilmedi. Festivalde Türkiye'den tek isim en iyi kısa filmi belirleyecek uluslararası jüride yer alan sinema küratörü Fatma Çolakoğlu oldu. Bunun yanı sıra yönetmen Onur Saylak bir teşvik ödülü kazandı. Saylak'ın “Bu Dünyada İki Tür İnsan Vardır” projesi 20 bin euro değerindeki Eurimages Ortak Yapım Geliştirme Ödülü'nü kazandı. Senaryosu yazar Hakan Günday'ın ait olan, Saylak'ın yeni film projesi Berlinale'ye paralel olarak düzenlenen Avrupa Film Pazarı çerçevesindeki Ortak Yapım Marketi'ne seçilen 21 yapım arasındaydı. Jülide Danışman / Berlin © Deutsche Welle Türkçe
Öncelikle “Biletler tükendi, artık nasıl izleyeceğiz” cümlelerinin boş olduğunu hatırlatmak isteriz. Yıllardır olduğu gibi bu yıl da kaçırmak istemediği bir filme son dakika bilet bulup girenlerin sayısı bir hayli fazla festivalde. Filmin seans saatinden, reklamlar sona erene kadarki sürede, iptal edilen biletler yer numarasız şekilde satışa sunuluyor ve hızlıca salona çıkıp boş kalan yerlerden birine ya da merdivene oturup o çok islediğiniz filmi görebiliyorsunuz. O nedenle festivalin bitimine kadar en az bir seansı olan, bu listedeki filmleri ıskalamamanızı öneririz. Yazı Melikşah Altuntaş The Winter 10 NİSAN PAZARTESİ Avrupa yakasındakiler, Beyoğlu sinemasında boğazınızda bir düğüm yaratacak yerli belgesel Ah’ı ve eğer sağlam bir mide ve sinir sistemine sahipse İtalyan Kültür Merkezi’nde mezbahada geçen, kan dondurucu belgesel Still Life’ı muhakkak görsün. Kanyon yakınlarındakiler için Berlin’de bu yıl büyük ödül Altın Ayı’yı kapan Body and Soul ile yılın en beğenilen filmlerinden The Ornithologist kaçırılmaması gereken filmler. İki salonda toplam beş kalburüstü film görmek isteyenler için ise City’s, Berlin’in hitlerinden Ana, mon amour, kusursuz başyapıt Memories of Underdevelopment, Rumen harikası Scarred Hearts, meditatif bir inat hikayesi The Winter, gergin ve sürükleyici Hounds of Love’a ev sahipliği ediyor. Günü Rexx’te geçirecekler için de program şenlikli. Video sanatı ile sinemayı birleştiren iki film izlemek için Tindersticks’in nefis müzikleriyle Minute Bodies, Cate Blanchett’ın 13 karakter birden canlandırdığı Manifesto kaçmaz. Yılın festival hitlerinden Chevela Playground Weirdos’un yanı sıra, son seans için Stephane Brize’in incelikli filmi A Woman’s Life ile Marion Cotillard ile Guillaume Canet ikilisinin Rock’n Roll’u arasında seçim yapılabilir. 11 NİSAN SALI Beyoğlu’nda olanlar iki nefis belgesele göz atabilir İtalyan Kültür Merkezi’nde Halep’in Son Adamları ve Beyoğlu Sineması’nda Blue izleyenler pişman olmayacaktır… Weirdos ve The Ornithologist için de son şans Atlas Sineması’nda. Ulusal Kısa Film Yarışması’ndaki birbirinden iyi kısaları izlemek isteyenler için ilk iki seansta Pera Müzesi’nde olabilirsiniz. Kanyon’da Manifesto Citys’de Cameraperson Animals ve Minute Bodies günün en iyilerinden. Rexx’te ise Berlin’den en iyi kadın oyuncu ödülü ile dönen On the Beach at Night Alone ve Altın Ayı’lı Body and Soul’un arasına, cinsel tansiyon harikası Tekwando alınabilir. Nerdesin Aşkım bölümünden Sundance En İyi Yönetmen ödüllü God’s Own Country ile geceyi noktalayabilirsiniz. Endless Poetry 12 NİSAN ÇARŞAMBA Bugün Zorlu’da festivalin hit filmlerinden bol kanlı Raw ve Catherine Deneuve’lü The Midwife üst üste izlenebilir. Bu yılki programın en iyi belgesellerinden American Anarchist Cannes’dan Queer Palm ödüllü Therese’in Hayatları ve muhtemelen festivalin en iyi filmi Endless Poetry Nişantası City’s’de… Rexx’te A Decent Woman ile yılın en çok ödül toplayan belgesellerinden I Am Not Your Negro’nun üstüne The Midwife görülebilir. 13 NİSAN PERŞEMBE Taksim civarındakiler Atlas’ta Oscar adayı belgesel I Am Not Your Negro ile başlayacakları güne Ulusal Yarışma’nın iki merakla beklenen filmi Murtaza ve Onur Ünlü’nün son filmi Kırık Kalpler Bankası ile devam edebilir. Beyoğlu Sineması’nda iş çıkış saatlerine denk gelen, Yeni Türkiye Sineması’ndan Damat Koğuşu ve bol ödüllü belgesel Cameraperson ile nefis bir akşam geçirilebilir. İtalyan Kültür Merkezi’nde ilk üç seansta boş yok Minute Bodies, Godless ve God’s Own Country’nin her biri şahene filmler. Kanyon’da son gösterimlerini yakalayabileceğiniz Weirdos ve Scarred Hearts’ın üzerine Ben Wheatley harikası Free Fire’ı çakabilirsiniz. Nişantaşı City’s The Girl Without Hands ile Spoor’a evsahipliği ettiği bugünde seansında iki salonda karşı karşıya gelen Lady Macbeth ile Kekszakallu da size zor bir seçim yaptıracak gibi. Rexx’te ise üst üste Afterlov Ana, mon amour The Last of Us Fixer üzerine Free Fire izleyerek nefis bir güne imza atılabilir. The Untamed 14 NİSAN CUMA Beyoğlu’nda son gösterimleriyle karşımıza çıkan incilerden Raw Atlas, Mimosas Beyoğlu, The Girl Without Hands Beyoğlu, Lady Macbeth Atlas ve seyri zor bir başyapıt Wake in Life Beyoğlu kaçırılmamalı. City’s kışkırtıcı gerilim The Untamed etkileyici belgesel I Am Not Your Negro ve God’s Own Country ile formunda. Rexx’te ise Glory, Mister Universo, ve gömülü hazine Nothing Lasts Forever, Felicite ve Casting izlenebilir. 15 NİSAN CUMARTESİ Son gün artık toplanabilecek her şey toplanmalı festivalden… Taksim’dekilerin reçetesi The Midwife, Free Fire, Beuys, Chevela, Nothing Lasts Forever, Casting, Ana, mon amour, A Decent Woman, I Am Not Your Negro, Animals… Nişantaşı City’s reçetesi Godless, Still Life, The Midwife, Free Fire… Rexx’tekilerin reçetesi The Girl Without Hands, Kekszakullu, Lady Macbeth, Raw, Mimosas ve Mulholland Drive…
Kerem Akça yazdıOluşturulma Tarihi Mart 04, 2019 16247-17 Şubat 2019 tarihleri arasında düzenlenen 69. Berlin Film Festivali, “Synonymes”in zaferi ile ya 16 ana yarışma filmi arasında en öne çıkanları ve hayal kırıklığı yaratanları hangileriydi?Berlin Film Festivali, dünyanın en önemli üç film festivali arasında sayılıyor. Ama özellikle son dönemde yarışma’ açısından iz bırakamıyor. Seçkisine bakınca da yan bölümlerin Altın Ayı yarışmasından iyi olduğu, genelde Sundance’e paralel filmlerin iz bıraktığı bir şekilde noktalanıyor. Bu sene de benzer bir durum yaşandı. “Büyük Budapeşte Oteli” “The Grand Budapest Hotel”, 2014 , “Çocukluk” “Boyhood”, 2014, “Köpek Adası” “Isle of Dogs”, 2018 gibi ağırlığını hissettiren bir Amerikan filmi de yoktu bu kez…Yarışmaya Alman sinemasının değerleri’ damga vurdu. Fatih Akın’ın “The Golden Glove”un “Der Goldene Handschuh”, 2019, yönetmenin buradan zaferle ayrılan “Duvara Karşı”sından “Gegen Die Wand”, 2004 bu yana en iyi ve zinde yapıtıydı. Yarışmaya girmesi şaşırtmadı. Düzgün çekilmiş, Scorsese-Franco etkisi taşıyan ve olgun seri katil filmi, ülke tarihine de Jonas Dassler eşliğinde gerçek bir karakteri Fritz Honka’yı miras Fingscheidt’in ilk filmi “System Crasher” “Systemsprenger”, 2019, Almanya’daki devlet kurumunun arızası olarak beliren hastalıklı bir kız çocuk’un izini sürüyor. Helena Zengel’in müthiş performansından güç alan film, “Koş Lola Koş”tan “Lola Rennt”, 1998 bu yana ülkeden gördüğümüz en iddialı ve yaratıcı kurguyu barındırıyor. Her türlü dayatmaya karşı gelebilen, Almanya’nın bürokratik çürümüşlüğünü topa tutan özel bir eser. Önemli ve genç bir yeteneği duyurmasıyla da anılacaktır. Alfred Bauer Ödülü’nü sonuna kadar hak Schanelec, 25 senedir yönetmenlik yapan ama anca bu filmiyle ana yarışmaya girebilen bir isim oldu. “I Was At Home But” “Ich War Zuhause, Aber”, 2019, kaybolan çocuk’ meselesinin üzerine gitse de bunu genel plan’ ve sabit kamera’ üzerine kurulu uzun planlardan destek alan bir mesafe ile yansıttı. Arjantinli Matías Piñeiro’nun Bresson etkili Alman kardeşi gibi gözüktü. Açıkçası reji açısından bakarsak Schanelec, matematiksel başarısıyla ödül almayı hak çocuk kaybı’nı ele alan Wang Xiaoshuai ise dönemlere yayılarak Çin’in 80’lerinden bugününe uzanan bir aile tablosunu gözlemlememizi sağladı. Aynı kuşaktan Jia Zhangke’de gördüğümüz denemelerin üzerine geçmeyen “So Long, My Son” “Di Jiu Tian Chang”, 2019 aslında çok da heyecan verici’ bir şekilde noktalanmadı. Açıkçası 180 dakikalık süresi için de niye?’ dedirtti. Ama Xiaoshuai’nin sosyal gerçekçi’ arka planlı minimalist tarzı yakalamak isteyenler için ince detaylara sahipti. Ülke sinemasında onunla birlikte Altıncı Kuşak’a girdiği bilinen Wang Quan’an ise 2006’da egzotik “Tuya’nın Evliliği” “Tuya De Hun Shi” ile niye ödül aldığı çözülemedikten sonra burada olumlu açıdan ters köşe yaptı. “Öndög”, Moğol usulü bir minimalist noir’ olarak “Bir Zamanlar Anadolu’da” 2011 ile akrabalık kurarken, sinematografisiyle de büyüleyen bir film. Ama söylemini dinozorlar tarihi üzerinden egzotik bir efsaneye bağlaması ve yörenin sarhoşluğuyla yakın plana geçmesiyle kontrolden Kanadalı yönetmen Denis Côté’nin 16mm çekilmiş, anti-hayalet filmi “Ghost Town Anthology” “Répertoire Des Villes Disparues”, 2019, açıkçası alt türün unutulup gitmiş değerlerinden destek alan ilginç bir deneme. Quebec’te 215 kişinin yaşadığı ıssız bir kasabada griye bulanmış karakterlerin üzerine giderken, Carpenter’ın “Sis”i “The Fog”, 1980 gibi 35mm ile çekilmiş alt tür örneklerini akla getiriyor. Lanetli kasaba’ fonlu eski usul’ hayalet filmi, kesişen hayatlar filmi’ formülüyle de iç içe geçen kendi içinde tutarlı bir çalışma. Hans Petter Molland ve Agniezska Holland, roman uyarlaması ve gerçek hikayenin peşine düşseler de popüler sinema’ açısından izlenir işlere imza attılar. Çıtayı yüksek koymayıp ortalama’ dursalar da, ikisinin de yaratıcı kurguları takip etmeye açıktı. Özellikle Holland’ın “Mr. Jones”u 2019 aralara monte edilmiş Vertov efektleriyle görülmeye değer bir tarihi gazeteci biyografisi servis Lapid’in “Synonymes”i ve Marie Kreutzer’in “The Ground Beneath My Feet”i “Der Boden Unter Den Füßen”, 2019 sadece başrol oyuncularıyla anılacak filmlerdi. İlkinde Tom Mercier’nin Paris’te bir İsrailli’ olarak kavranış şekli hiç de yaratıcı değildi. Onun özgürlükçü bir Fransa’ya girerek, cinsel kimlik arayışını dağınık bir şekilde servis etmesi bir yana, kendi ülkesinin politikasıyla da haşır neşir olması iz bırakmadı. Açıkçası film boyunca koşturan Mercier’nin cinsellikle ilişkisi de boş bir Fransız Yeni Dalgası romantizminden ibaret. Lapid ise ikinci filminde sinemasını entelektüel görünümlü boyutsuz bir kültür farkları komedisi’ ile geriye götürmüş. “The Ground Beneath My Feet”te Marie Kreutzer’in lezbiyen erotik gerilimi’, De Palma’ya ihtiyaç duyan bir havada kalmışlıkla sarılıp Valerie Pauchner’in performansına bel bağladı. Açıkçası LGBT sineması anlamında Isabel Coixet’nin “Elisa y Marcela”sı esas iz bırakan oldu. İki başrol oyuncusu bir yana 20. yüzyılın başında yaşanan ilk lezbiyen evlilik, Medem’in “Ateşli Oda”sındaki “Habitacicon En Roma”, 2010 kadar yatak hayatındaki tutkuyu yansıtmakta becerikli ve cesurdu. Yönetmenin beklenen başarısı, Yabancı Film Oscarı'nda da bir şeyler yapabilir.“Ben Titov Veles’denim” “Jas Sum Od Titov Veles”, 2007 gibi yeni milenyumun en etkili ikinci filmlerinden birini çeken Makedon Teona Strugar Mitevska “Petrunya”, “Tepenin Ardı” ile “Abluka”yla kendi dilini oluşturan Emin Alper “Kız Kardeşler” ve vahşi çocuklar için Gomorrah’ yaratma hedefiyle kontrolden çıkan Claudio Giovannesi “Piranhas” hayal kırıklığı yarattı. Yaşlandıkta duygusallaşan Ozon ise bütün geleneklerinin dışına çıkarak hem yarışmanın hem de kendisinin en zayıf filmine imza attı “By the Grace of God” “Grace a Dieu”. ”The Golden Glove”, “System Crasher” ve “Elisa y Marcela” en iyi filmlerdi. Bu sene Berlin’den hak edilen bir kadın zaferi’ çıkabilirdi.
berlin den altın ayı ile dönen ilk yerli film